27 Ocak 2011 Perşembe

İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Uzman Klinik Psikolog Mehmet Dinç’in İnternet Bağımlılığı adlı kitabından, yararlı olabileceğini düşündüğüm bilgileri özet olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
İnternet; bilgisayar ortamında ulusal ve uluslar arası boyutta, detaylı veya detaysız değişik konularda iletişimi kolaylaştıran, kullanımı kolay ve pratik bir kaynak.
Bağımlılık: İlgili bilimsel tanımların özeti olarak; Eroin, Alkol, Sigara, Kumar, Seks, Alışveriş, Yemek, Televizyon, Bilgisayar, İnternet gibi değişik alanlarda aşırı ve sürekli kullanım sonucu oluşan, Kötü bir alışkanlık değil, kişinin kendisine inanmayı kestiği, iç dünyasında bir dağılmanın oluştuğunu gösteren, varlığın fiziksel ve davranışsal bir hastalığıdır.
Hayvanlara insanlar tarafından, etik olarak deneysel amaçlı, hobi olarak, eğitim amaçlı gibi değişik alanlarda sürekli ve aşırı uygulamalar yapıldığında alışkanlığın ötesinde, bağımlılığa sebep olunduğu, anlaşılmaktadır.
Teknolojik aletler enerji ve zaman anlamında hayatı kolaylaştıran önemli bir araçtır. Yukarıda da ifade edildiği gibi, aşırı ve sürekli kullanıldığı zaman bünyeyi rahatsız ve hasta eder.
İnsanların hayatına gireli çok uzun yıllar olmasa da, İnternetin kendi sahip olduğu özellikler ve kullanıcısına sunduğu imkânların alternatifsiz gibi görülmesi, İnternet kullanımı ve bağımlılığının kültür ve coğrafya farkı gözetmeksizin hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmaktadır.
İnternet ve bilgisayar kullanım süresinin günde; çocuklarda 0,5 saati, ergenlerde 2,5 saati geçmemesi gerekir.
Bilgisayar başında uzun süre kalma ve yemek yeme alışkanlığı kazanma, Arkadaş ve ailesi arasındaki ilişkinin zayıflaması yada kopması, bir günde birkaç kez e- posta adresini kontrol etme gibi alışkanlıklar, uykusuzluk, durgunluk sorunun belirtileri olarak gösteriliyor. Yapılan araştırmalar ve poliklinik bilgiler, İnternet ve bilgisayarı günde 7-12 saat kadar kullananların var olduğu ve sayılarında artma riski olduğu şeklindedir. Bağımlılığın Erkeklerde, bayanlara göre 2-3 kat fazla olduğu, en büyük risk grubunun 12 – 18 arasındaki ergenlerde olduğu bildirilmekte.
Depresyonun internet bağımlılığında hem bir sebep, hem bir sonuç olduğu söylenmektedir.
Aile içi sorunlar(anne, baba, kardeş, akraba), İnsanlarla(arkadaş, diğer) olan ilişkilerdeki hayal kırıklıkları, derslerindeki başarısızlıklar, İsteklerinin hemen yerine getirilmemesi, sabırsızlık, gerçekleri kabullenememe gibi nedenler depresyona sebep oluyor. Depresyona alternatif çözüm amaçlı Aşırı ve sürekli internet kullanımı da depresyonu depreştiriyor.
Varsa Aile içi sorunlara çözümler üretilmeli, Anne, Baba ve Öğretmenler bilgisayar ve internet konusunda yanlış ve doğruyu konuşarak paylaşmalı, lüzumu halinde aralarında bilgisayar ve internet kullanım şartlarını oluşturmalı, internet dışında alternatifler üretmeli.
Detaylı konulara varsa yeni detaylar ilave edebilmek, detaysız konuları detaylandırmak veya yeni konuları oluşturmak, diğer sorumlu konular için internet dışı çalışmalar yapmak gerekir. İnternet sizin zamanınızdan değil, siz internetin zamanından yararlanmalısınız.
Bağımlılık bir hastalık olduğuna göre, terapisi ve tedavisi için ilgililerle irtibata geçilmelidir. Her türlü bağımlılıktan bağımsızlığa geçiş temennisiyle.

23 Ocak 2011 Pazar

ETİN ÜRETİLMESİNDE, AKILDA KALMASI GEREKENLERDEN BİR KISMI

Et üretimi için önce sağlıklı hayvanın olması, sonra uygun(temiz, çalışan sağlıklı personele, çevreye zarar vermeyen, amacına uygun aletlerle donatılmış) mekânın olması gerekir. Kesim öncesi veya sırasında hastalıklı olduğu tespit edilen hayvan etleri için kanun ve yönetmeliklerle de belirtilmiş tedbirler dikkate alınarak işlem yapılmalıdır. Örneğin Yanıkara, Şarbon, Sığır vebası, Yaygın Tüberküloz, Yaygın sistiserk, Bariz kaşeksi, Görünüş itibariyle fena manzara ve kokulu etler, Patolojik sarılıklı, Agoni halinde kesilmiş oldukları kesin tespit edilen hayvan gövdelerinin sakatatlarıyla birlikte imhası gerekir.
Muayene Veteriner Hekimliği yaptığım yaklaşık yedi yıl içerisinde, çoğu ihracat için bir milyonu aşkın küçükbaş, onbeş bini aşkın büyükbaş hayvan içinde Tüberküloz, Septisemi, Kaşeksi, Patolojik ikter veya agoni kesimden dolayı imha edilen yaklaşık toplam 10 adet büyükbaş, beş adet küçükbaş hayvan gövdesini geçmemiştir. Lokal tüberküloz, sistiserk gibi hastalıklardan çoğu ithal edilen büyükbaş hayvandan dolayı(1983-1987 yılları arasında)üçyüz adet gövde için şarta tabi gövde olarak işlem yaptırılmıştır. Yukarıdaki sayısal bilgilerden istatistik’i bir anlam çıkarmam gerekirse, ülkemiz hayvanlarının kayda değer bir hastalık sorunu olmadığı söylenebilir.
Kesim, yüzüm, baş, ön ve arka bilek(metacarpus, metatarsus) kemikleri ile iç organlarından ayrılma işlemleri ve etin amacına uygun olarak(Tranç, yumurta, antrikot, nuar, kotrfile gibi) kemiklerinden ayırtılması için, kurallardan biri ve önemlisi, bir operatörün operasyondaki hassasiyeti gibi azami itina gösterilmesidir. Kas dokusunu saran bağ ve yağ doku alanında bıçak hareket ettirilmeli, kas dokusuna bıçak darbesiyle zarar vermeden çıkarılmalıdır. Bu durumda mikrop bulaşma riski az, dayanma süresi uzun, görünüm albenili, gıda değerinde zayiat minimal seviyede olur.

Sığır Eti üretimi için; Kesim, yüzüm, baş, ön ve arka bilek(metacarpus, metatarsus) kemikleri ile iç organlarından ayrılma işlemleri sonrası elde edilen kemikli ete gövde veya karkas et adı verilir. Karkas et testere veya balta ile gövdenin kuyruk bölgesinden boyuna doğru, omurgalar iki eşit parçaya ayrılacak şekilde kesilir. İkiye ayrılan gövde tazyikli temiz su ile kan, kemik parçası gibi istenmeyen maddelerden temizlenir. Gövdenin soğuması, suyun akması için kesim alanının uygun bir yerinde 30-45 dakika kadar bekletilir, sonra soğuk muhafaza odasına( o 0C - +4 0C) taşınır, birbirine değmeyecek şekilde 24 saat kadar dinlendirilir.
Dinlendirilmiş karkas et amacına uygun olarak;
1- Uzun süre bekletilecekse önce, göğüs kafesi bölgesinden başlayarak 11 ve 12 nci kaburgalar arasından kaburgaların omurgalara bağlandığı yere kadar kesilir. şoklama (-30 0C - -35 0Cdeki) odasına götürülür, burada 24 - 48 saat bekletildikten sonra gövdenin omurgalara bağlı olduğu kısım da kesilir. Önce ikiye ayrılmış olan gövde şimdi sağ ön çeğrek, sol ön çeğrek, sağ arka çeğrek, sol arka çeğrek adı altında 4 parçaya ayrılmış oluyor. Her bir parça ambalajlanır donmuş muhafaza( -18 0Clik)odasına taşınır, ulaşımına engel olunmayacak şekilde istiflenir. Dondurulmuş gövde parçalarının kemiklerinden ayrılması için önce soğuk muhafaza odasına taşınır, burada 24 – 36 saat bekletilerek çözdürülmesi sağlanır. Etin kemiklerinden ayırtılması için uygun bir mekâna getirilir.
2- Taze olarak üretim alanından başka yere nakledilecekse önce, göğüs kafesi bölgesinden başlayarak 11 ve 12 nci kaburgalar arasından omurgalarda dâhil olmak üzere kesilir, ambalajlanır. Soğuk muhafazalı araçlarda asılı olarak taşınır.
3- Taze olarak üretim alanında Eti kemiklerinden ayırma işlemine başlanacaksa, 24 saat dinlendirilen ikiye ayrılmış gövdenin biri(yarım gövde) önce, göğüs kafesi bölgesinden başlayarak 11 ve 12 nci kaburgalar arasından omurgalarda dâhil olmak üzere kesilir, sonra uygun bir mekâna getirilir.


Dört parçaya ayrılmış gövdenin, sağ arka çeğrek etinin kemiklerinden ayırtılması için, tahmini 120 cm ile 160 cm ebadında,120 cm yüksekliğinde takribi on cm kalınlığında polietilen tablalı masaya ihtiyaç vardır. Arka çeğrek kemikli etin iç kısmı görünecek şekilde bırakılır. Veya arka çeğrek kemikli etin iç yüzü görünecek şekilde askıda hareketine mani olunarak sabit bir şekilde tutulur. Modern et parçalama salonlarında, iş akışını rahatlatacak düzenlemeler in yapıldığını görmek mümkündür.
Karkas ağırlığı 220 Kg gelen bir gövdenin , sağ arka çeğrek etin ağırlığı ortalama 50Kg, Bir sağ ön çeğrek etin ağırlığı ortalama 60 Kg dır. 130 Kg ağırlığındaki bir gövdenin, sağ arka çeğrek etin ağırlığı ortalama 30Kg, Bir sağ ön çeğrek etin ağırlığı ortalama 35 Kg dır.
Etin kemiğinden ayırtılmasında iş güvenliği, rahatlığı ve verim randımanını artırmak için sağ arka çeğrek et iki (kısa but ve flato)parçaya ayrılmalıdır. sağ arka çeğrek et iki parçaya ayrılmadan önce bonfile adı verilen etin çıkartılması gerekir.
Kısa buttan sırayla sırayla, Tranç, sokum, nuar, kontrnuar, , yumurta, puli ve incik etleri kasları ve kemikleri arasındaki bağlantılar kesilerek elde edilir. Flato kısmında önce bonfile, sonra kontrfile ayırtılmalıdır.



Bonfilenin Ayırtılmasının başlangıç alanı 5 nci
sağrı kemiği hizası



but’un ikiye ayrılma yeri
6ncıbelkemiği ile I nci sağrı kemiği arası

Aşağıdaki fotoğraflarda tranç’ın but'tan ayırtılması gösterilmektedir




Tranç’ın nuar ve yumurta adı verilen ete bakan yüzü Tranç’ın deriye bakan yüzü

Yeteri kadar itina gösterilmesine rağmen yüzüm ve etin kemiklerinden ayırtılması esnasında, bıçak kaymasından kaynaklanan kas dokusu kayıpları dikkati çekmektedir. Yukarıda’da ifade edildiği gibi bir operatörün operasyondaki hassasiyeti gibi azami itina gösterilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Etin satış veya tüketim öncesi iki-üç gün bekletilmesi halinde, kokuşmanın ilk belirtisi olan, elle temas halinde yapışkanlık dikkati çekecektir.
Daha dikkatli çalışılması halinde ise etin kalitesine olumlu etki yapacak, ayrıca dışarıdan elle, gözle tespit edilemeyen kas - deri arası, kas arası veya içinde olabilecek kapsüllü abse odaklarının daha zararsız bir şekilde uzaklaştırılması mümkün olacaktır.
Etin kemiğinden ayırtılmasında iş güvenliği, rahatlığı ve verim randımanını artırmak için sağ ön çeğrek üç (Boyun veya gerdan, bacak, göğüs veya döş)parçaya ayrılmalıdır.

Dört parçaya ayrılmış gövdenin sağ ön çeğreğinin kemiklerinden ayrılması için tahmini 120 cm ile 160 cm ebadında,120 cm yüksekliğinde takribi on cm kalınlığında polietilen tablalı masa üzerine, göğüs kafesinin iç kısmı görünecek şekilde bırakılır. Aşağıdaki fotoğraflarda görüldüğü gibi gövdenin sağ ön çeğreği önce üç parçaya ayrılıyor.


3 ve4 ncü kaburgalar arasından sırttan göğüs kafesine
doğru 3 ncü kaburgaya teğet olarak bıçakla kesilir.


Göğüs kafesi ve bel omurlarındaki bağlantılar kesilir


Omurgaların birbirinden ayırtılmasında
bıçak v yapacak şekilde hareket ettiriliyor.



Bağlantılarından kesilen boyun antrikotun boyun hizasına
doğru giden kısmını içine alacak şekilde kesilir.


Boyun kısmı ayrılan kol ters çevrilir. Bacağın göğüse bağlanan alt kısmından başlayarak geriye ve omurlara ve boyun kısmına doğru kesilir.

Karkasın, Ön Çeğrek Kemikli etinin, üç alt parçaya ayrılmış hali görülüyor.

31 Aralık 2010 Cuma

HAYVANLAR İÇİN YEM

Yaşam için, Ruh ve Bedenin bir bünyede var olması, bu iki faktörün birbirini olumlu desteklemesi ve sağlıklı olması gerekir.
Sağlıklı olmak için, bünyenin ihtiyacı olan, Biyokimyasal maddeler diyebileceğimiz mineral, vitamin, protein, karbonhidrat, yağ gibi maddelerin yeteri miktarda alınması, çevre faktörlerinin olumsuz etkisinin olmaması gerekir.
Alınan, yenilen besin maddelerindeki Biyokimyasal madde miktarlarının bilinmesi gerekir.
Her canlının yaşamının değişik zamanlarında(yani küçükken, gençken, yaşlı iken, yazın, kışın … gibi),amacına yönelik yetiştirilirken( gebelikte, yavrusunu büyütürken, et, süt verimini artırmak için ..) ihtiyaç duyduğu biyokimyasal madde miktarlarının farklı farklı olduğu, bilimsel verilerle tespit edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Yaşam ve verim için gerekli olan miktarlar ile Besin maddelerindeki biyokimyasal maddelerin Laboratuvar bulguları sonucunda matematiksel verileri tespit edilebilmektedir.
Günlük alınması gereken biyokimyasal madde miktarları, değişik besin maddelerindeki biyokimyasal maddelerdeki miktarlardan yararlanılarak hayvanlar için rasyon, insanlar için porsiyon denilen menüler hazırlanmaktadır.
Konya Et Kombinasında görev yaparken(1979 yılı), Besi sığırı yetiştiriciliği yapan Ahmet Eser beye, besiye aldığı hayvanların iyi olduğunu, besi süresinde iyi beslediğini söyleyip, yem için hazırlanan rasyonun terkibini sorduğumda bana verdiği bilgileri yararlı olabileceği düşüncesiyle aynen veriyorum.
1- 1,5 yaşında 275 kg ağırlığında mondofon ırkı bir dana için, Günlük 900-1000 Gram canlı ağırlık artışı,%55-60 arası randıman elde edebilmek için günde bir öğünlük yem miktarı

2- 3 yaşında 200 kg ağırlığında yerli kara ırkı bir dana için, Günlük 600-700 Gram canlı ağırlık artışı ,%55-60 arası randıman elde edebilmek için günde bir öğünlük yem miktarı

Teknolojinin gelişmesiyle bilgisayar ortamında bir programla değişik rasyonlar kısa sürede hazırlanabilir.

8 Aralık 2010 Çarşamba

BALIKLAR....

1982 yılında Zeytinburnu Et Kombinası Müdürlüğünde görev yaparken Beşiktaş ilçesinde Et Balık Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı Su ürünleri Soğuk hava deposu vardı. Ziyaretimin birinde Depo yetkilisi, balıkların dondurulma kuralından bahsederken şu cümlesi hala aklımdadır. “Muhafaza ısıları, balık hücresinin içindeki sıvının parçalanarak(hücre zarlarının yırtılması) zayi olmasına mani olacak düzeyde olmalıdır. Sıvı zayi olursa balığın gıda değeri düşer, görünüm bozulur. ̎ Soğuk muhafazadaki balıklar önce( -32) –(-35) derecedeki şoklama tünellerinde 24 saat bekletilmeli sonra (-18) veya (-25) derecedeki muhafaza odalarına alınmalı, bu sayede 4 aydan 8 aya kadar gıda değerini kaybetmeden muhafazaları mümkün olmaktadır. Balık hemen dondurulmayacaksa (-1) derecedeki muhafaza odalarında, yaprak şeklindeki buz içinde ambalajlanarak muhafaza edilmelidir. Muhafaza süresi takriben 7 gündür. Tüketime sunulmak amacıyla buzdolabına konulan temizlenmiş balıklar en geç iki gün içinde tüketime sunulmalıdır. Balıkların dayanma sürelerini uzatmak için konserve, kurutma, tuzlama, marinasyon yöntemlerinden birisi uygulanabilir.
Derisi yırtılmış, bağırsakları dışarı çıkmış,bombeleşmiş(şişmiş) balıklar tüketime verilmemeli, soğuk muhafazaya alınmamalı, zira mikrop bulaşması kolaylaşır ve artar.
Onlarca çeşit su ürünü vardır. Palamut(palamut vonozu, kestane palamudu, Çingene palamudu, ……., zindandelen, torik, sivri , altıparmak, diçuta), uskumru, sazan, alabalık, kalkan, pisi, hamsi, mezgit, lüfer(defne yaprağı, çinekop, sarı kanat, …. ,kofana), levrek, barbunya, sardalya, izmarit,tekir, dil, gümüş, karides, midye,………
Balığın derisine, gözüne, ağzına, solungacına, karın bölgesine bakarak sağlıklı olup olmadığı hakkında ön bilgiye sahip olabiliriz. Derisi; parlak görünmeli, yırtık olmamalı, Gözler; kabarık, parlak ve göz bebeği siyah olmalı, Ağız; Açık olmamalı Solungaçlar; kapalı olmalı Karın; Şişkin olmamalı. Laboratuvar analizleri yapılan balıklarda salmonella bulunmamalı, staphylococ, E.Coli adetleri (Sayı/gram) izin verilen sınırların üzerine çıkmamalı, Arsenik, civa, kadmiyum, kurşun, bakır, Çinko ağırlıkları(Mg/Kg) izin verilen sınırların üzerine çıkmamalı.

24 Kasım 2010 Çarşamba

BAHARATLARIN ET MAMULLERİNE ETKİLERİ

Baharatlar; Üretilen ürün çeşidine(sucuk, salam, sosis ) göre, taze baharatlar(renk ve kokusundan anlaşılabilir) tercih edildiğinde, yeteri miktarda kullanıldıklarında, ürünün olgunlaşmasına, görünümüne, lezzetine, tadına, dayanma süresine önemli katkıları vardır.
Baharatlarla ilgili detaylı bilgiden(baharatın cinsi, üretildiği bölge, kimyasal yapısı, antimikrobik özellikleri gibi) ziyade, denetimlerde karşılaştığımız olumsuzluklardan dolayı, alınması gereken tedbirlerden bahsetmenin, yararlı olacağını ümit ediyorum. Baharatlarda ; opaklaşma, küflenme, renk değişikliği, yabancı maddeler, yapışkanlık gibi istenilmeyen görüntüler olup, kullanılmasına izin verilmez çünkü yüksek oranda mikroorganizma taşıma riski vardır.
Öğütülen baharatlar sıcaksa, soğuması beklenilmeli sonra ambalajlanmalı,
Ambalajlı ağırlığı, tüketilen miktara göre 100 gram, 500 gram, 5 kg veya 10 Kg mın üzerinde olmamalı,
Oda içinde rutubet minimum seviyeye düşürülmeli, hava sirkülasyonu sağlanmalı, serin olmalı(10 ile 15 °C arası), güneş ışınlarından etkilenmemeli,
Baharat odasında, zemine temiz ızgara bırakmalı, hava sirkülasyonuna mani olmayacak şekilde istif yapılmalı ve istifler arasına yollar bırakılarak baharata kolayca ulaşılabilmeli ki ilk giren ürün ilk çıkar genel kuralına uyulabilsin. Bu kural genel olmasına rağmen önemli bir kuraldır.
KIRMIZI BİBER : Ürünün rengine katkısı,iştah açıcı özelliği
KARABİBER : Koku ve tadına olumlu etki özelliği
KİMYON : Koku ve tadına olumlu etki özelliği
ZENCEFİL : Koku ve tadına olumlu etki özelliği
KİŞNİŞ : Tadına olumlu etki özelliği
Baharat olmamasına rağmen, baharat gibi kullanılan SARMISAK : Mikrop üremesine mani olması, olgunlaşmaya müspet etkisi,tat ve koku etkisi vardır.
Sodyum Nitrat Ürünün rengini koruma özelliğine sahiptir.
Sodyum Nitrit Ürünün rengini koruma özelliğine sahiptir. Salam ve sosis imalinde kullanılır sodyum nitratla birlikte kullanılır. Gıda Kodeksinde izin verilen miktarı aşmamak gerekir.
SUCUK KATKI MADDELERİ: 10 kilogram sucuk kıyması içine aşağıdaki miktarlarda katkı maddesi katılıp karıştırılır, suni bağırsak veya temizlenmiş, salamurası yapılmış sığır ince bağırsaklarına tekniğine uygun olarak doldurulunca yarı mamul sucuk elde edilmiş olur. Sonra ısı ayarlı olgunlaştırma odalarında veya açık havada(toz,haşere zararlarından korunma tedbiri alınarak) 7-10 gün içerisinde olgunlaştırılır.
sarmIsak : 40-150 gram
KIRMIZI BİBER : 50 GRAM
KARABİBER : 50 GRAM
TUZ : 200 GRAM
NİTRAT : 5 GRAM

18 Ekim 2010 Pazartesi

KURBAN NASIL KESİLİR?

Büyükbaş hayvanların zapturapta alınması ve Kesimi ;

Operatif müdahale, teşhis, tedavi, bakım, sağım, kesim gibi değişik amaçlar için hayvanı zaptu rapta alma zorunluluğu vardır, bunun için değişik yöntemler vardır. En sağlıklısı darbelere karşı dayanıklı 1 metre genişliğinde, 3 metre uzunluğunda, 1,5 metre yüksekliğinde paslanmaz çelik malzemeden yapılmış kabin ile 1500 kg ağırlığı kaldırabilen elektirikli kumandalı, zincirli vinçler yardımıyla zapturapta almaktır. Modern mezbahalarda bu düzeneği görmek mümkündür, lüzumlu olan her yerde uygulanabilecek, emniyetli bir düzenektir.

Yukardaki düzeneğin olmadığı yerlerde, zorunlu durumlarda, sığırlar için yararlanılabilecek en pratik yöntemlerden bir tanesi Rueff yöntemidir. Yalnız bu yöntemle 300-450 kg canlı ağırlığın üzerindeki hayvanların zapturapta alınması, uygun değildir.

Rueff yöntemi :

Hayvan sol tarafına yatırılacaksa, yöntemi uygulayacak kişi önce hayvanın sol tarafına geçer, diğer görevli başı sağ tarafa doğru eğer. Hayvan sağ tarafına yatırılacaksa hayvanın sağ tarafına geçer, diğer görevli başı sol tarafa doğru eğer.

Foto 1


Hayvanın büyüklüğüne göre 8-10 metre uzunluğunda, yaklaşık 1 cm çapında bir urgandan yararlanılır. Urganın bir ucu, boynuzların tabanından dolandırılarak (boynuz yoksa burun üzerinden) bağlanır (Foto 1).

Foto 2


Urganın serbest tarafı, boynun sağından aşağıya ve geriye doğru, boynun arka 1/3´i çevre hizasından sol tarafa geçecek şekilde çekilir. Sonra boynunun sol tarafından ve yukarıya doğru( boynun 2/3 ü yüksekliğine kadar) çekilir, burada bir elle sabit olacak şekilde tutulur. Urganın devamı (serbest ucu) buradan aşağıya ve boynun alt kısmından sağa doğru çekilir, boynun sağ kısmı üzerinden geçirilerek sol tarafa doğru çekilir. Sonra sol tarafta elle sabit tutulan kısmın içinden geçirilir ve geriye doğru sol ön ayağın, sol omuzun arkasına gelecek şekilde iki elle çekilir. (Foto 2)

Foto 3

Sol ön ayağın, omuzun arkasına gelen urgan burada, bir elle sabit olacak şekilde tutulur. Urganın devamı aşağı ve göğsün alt kısmından sağ tarafına doğru geçirilerek yukarıya doğru dolandırılıp, göğsün üst sol tarafına doğru çekilir. Sonra elle sabit tutulan kısmın içinden geçirilir. Sırt bölgesinden bel bölgesine doğru açlık çukurluğuna( arka ayakların ön tarafına) kadar çekilir. (Foto 3 )


Foto 4



Açlık çukurluğuna kadar gelen urgan burada, elle sabit olacak şekilde tutulur. Urganın devamı aşağıya doğru ve karın boşluğunun alt kısmından sağ tarafına doğru geçirilerek yukarıya doğru dolandırılıp, karın boşluğunun sol tarafına sonra bir elle sabit tutulan kısmın içinden geçirilerek geriye doğru çekilir.( Foto 4)

Bir kişi hayvanın başını sağ göğüs tarafına doğru döndürerek tutar. Urganın ucu columna vertebralis (boyundan kuyruğa doğru uzanan kemikler)doğrultusunda arka tarafa doğru iki yardımcı tarafından (urgan kuvvetlice tutularak yavaş yavaş) çekilir.Foto4 de görüldüğü gibi hayvan sol tarafına doğru yatırılıyor, başı sağ tarafa doğru dönük halde.
Hayvan urganın vücudun üç bölgesine yaptığı basınç etkisiyle kolayca yatar. Urganın boyun bölgesinde dolanan kısmının boğulma yapmaması için hemen gevşetilmesi veya çıkarılması gerekir.
Foto 5 Foto 6


Hayvanın ayakları aynı urganın ucuyla veya başka bir urganla önce sol ve sağ ön sonra sol arka ayak, sonra sağ arka ayak birleştirilerek dördü bir yerde olacak şekilde bağlanır. Foto 5 ve 6
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kasap ve adaylarına yönelik verdiği eğitim seminerleri çerçevesinde Büyükbaş hayvanların zaptu rapta alınması 2004 yılında Prof.Dr. Rauf YÜCEL tarafından Can Et Gıda A.Ş nin Yenibosnadaki tesisinde uygulamalı olarak gösterilmiş olup fotoğraflar burada çekilmiştir.




Değişik yöntemlerle zapturapta alınan hayvana, amacına yönelik müdahaleyi en kısa sürede yerine getirmek gerekir. Hayvanın etinden yararlanılmak isteniyorsa kesimi gerekir.Bu görevi de en kısa sürede yerine getirmek gerekir.
Kesim uygulması ise şöyledir; Baş geriye doğru çekilerek boyun gerdirilir,nefes borusunun başlangıcındaki tümseklik elle veya gözle kontrol edilerek ,tümsekliğin hemen altından keskin bir bıçakla boyunda, caput occipitale(başla boyun kemiklerinin birleştiği yer) meydana çıkacak şekilde ve birinci trachea (nefes borusu) halkasından başlamak üzere deri, kaslar, trachea(nefes borusu) ve osephagus (yemek borusu) kesilerek yapılır. Kesim yapıldıktan sonra 15-20 dakika beklemek gerekir. Bu süre içerisinde hayvanın kanı akmış ve yüzüm için lazım olan şartlar yerine gelmiş olur. Kesimin amaçlarından en önemlisi kanın yeteri miktarda akıtılmasıdır.
T.C Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü İnternet Sitesinde kesimde kan akıtmayla ilgili olarak "Yeterli miktarda kan akıtılmaz ise vücutta kalacak kan miktarına bağlı olarak ette ve iç organlarda mikroplardan kaynaklanan bozulmaya neden olacak değişiklikler ile birlikte kasların ete dönüşümü de yetersiz olacaktır. Bu ise etin görünüş ve lezzeti ile dayanma süresini ve dolayısıyla insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir" denilmektedir. Bağırsak ve mide muhtevası uygun şartlarda mikrop üremesi için önemli bir ortam olduğu gibi, kan da uygun şartlarda mikrop üremesi için önemli bir ortamdır. Mikrobiyoloji Laboratuvarlarında özellikle bakteri varlığının tespiti için Kanlı agar adı altında kan içerikli besi yerlerinden yararlanılmaktadır. Ateşli hastalık anında hayvanların kesilmesinin yasak olması, kanda bakteri ve virus gibi mikropların olması ve hayvanların tedaviye alınması gerektiği mesleki bir gerekliliktir.
Yukardaki veriler doğrultusunda Hayvan kökenli gıdalar için, kan istenmeyen riskli bir maddedir. Bu nedenle hayvansal gıdalardaki,damarlardaki kan miktarını steril yöntemlerle minimal seviyeye düşürmek hatta sıfıra indirgemek için, ne yapılabilirin çalışmasını yapmak gerekir.
Önemli Not:Kesimde çalışacak kişilerin sağlıklı, bilgili olması gerekir.Hayvanın kesileceği zeminin su ile temizlenebilir, betonlu,meyilli ve güneş görmeyen kapalı alanda olmalıdır.Kapı ve pencereler haşerelerin girmesine mani olmak için sineklikle koruma altına alınmalıdır. Etlerin geçici süre(azami bir saat) asılabileceği sağlam askı düzeneği ile kullanıma elverişli parçalama tezgahı olmalıdır. Kullanılan malzemelerin, et ve sakatatın konacağı kapların temiz olmalıdır. İşkembe ve bağırsakların karın boşluğundan çıkarıldıktan hemen sonra, kesim artıklarının ambalajlanarak en kısa sürede uzaklaştırılmaları,kesim alanının kesim sırasında ve sonrasında temizlenmesi gerekir.
Veteriner Sağlık raporlu hayvanlar kesilmeli (Kulaklarında numaralı küpeler bulunmakta), Sağlıklı hayvanların kesimi sonrasında ,anormal bir görünümü yoktur.Şayet görünürse (Kanın koyu siyah renkte olması, kanın hiç pıtılaşmaması,gövdenin aşırı sarı renkte görünmesi,etin parlak yüzinde kabarcıkların olması,gövdenin dış yüzünde şişliklerin olması vd ) Veteriner hekimden bilgi alınmalıdır.Özellikle Akciğer ve Karaciğerlerde içi sıvı dolu beyaz şişlikler görülmektedir.Bu şişliklerin patlatılmaması gerekir. Şişlikler azsa(bir-iki adet) patlatılmadan çıkarılmalı,çoksa sakadatın tamamı hayvanların yiyemeyeceği şekilde ambalajlanarak (başka alternatifler olmakla beraber), toprağa (en az bir metre derinliğe) gömmek gerekir.

6 Eylül 2010 Pazartesi

MİKROP DENİNCE AKLIMIZA NELER GELİYOR...

Lûgat manası ; Mikrobe , mikrop ,mikroskopik organizma(Çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan, ancak mikroskopla görülebilen, hastalığa sebep olabilen çok küçük canlı), en küçük canlı…, mecazi anlamda ise çok muzır, zararlı, kötü şahıslar için söylenilen kelime.
Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğünde Mikrop; Mikroorganizmaların, özellikle de patojen mikroorganizmaların tanımlanmasında kullanılır şeklinde tanımlanılıyor.

Mecazi anlamda;
Bir köpek bir insanı ısırsa, bir kedi bir insanı tırmalasa, bir at bir insanı düşürse veya tekmelese,eşyasına zarar verse, o zaman yukardaki fiilleri veya benzerlerini yapan hayvanlara, hakkı olmadığı halde, haksız yere eliyle diliyle zarar veren insanlara,Yeteri miktarda alındığında, Yeteri miktardan fazla alındığında, yeteri miktarda alınmadığında veya yeteri süre etkisi altında kalındığında canlılara zarar verdiği tespit edilen Kimyasal, fiziksel maddelere de mikrop diyenler oluyor.

Bir Fili, eğitimli küçük bir çocuk yönlendirip, yürütebildiği gibi, şartlar uygun olduğu zaman küçük bir mikrop da üreyerek, küçük büyük her canlıyı hasta edebiliyor, hatta öldürebiliyor.
Genel anlamda canlı sağlığına zararlı olan her ne ise, ona mikrop deniliyor, mikrop benzetmesi yapılıyor.
Bugün için Canlılarda hastalık yapan etkenleri küçükten büyüğe doğru 4 ana başlıkta sınıflandırabiliriz;

1-Virüsler
2-Bakteriler
3-Mantarlar
4-Parazitler

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 1972 yılı, 283 sıra nolu yayınlarından EVCİL HAYVANLARIN ENFEKSİYÖZ HASTALIKLARI adlı ders kitabından, Değişik Tıp ve Veteriner Fakülteleri,Tübitak ,Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Türk Dil Kurumunun internet sitelerinden,Tıp sözlüklerinden yararlanarak hazırladığım özetinin özeti, hatta onun da özetinin özeti veya matematiksel bir ifade ile kare kökünün kare kökü diyebileceğim, genel bilgiye yönelik bir anlatım olduğunu vurguladıktan sonra,yukardaki başlıkların anlamlarını vermeden önce, Sporadik,Endemik,Epidemik,Pandemik kelimelerinin anlamlarını vermekte yararlı olacağını düşünüyorum.

Sporadik:Küçük bir bölgede çıkan tek tük vaka şeklinde ve seyrek olarak görülen, fakat etrafına yayılma özelliği göstermeyen,
Endemik:Bir bölgede çıkıp,diğer bölgelere yayılma eğilimi göstermeyen,
Epidemik: Bir bölgede çıkıp,diğer bölgelere yayılma eğilimi gösteren,
Pandemik: Uluslararası yayılma özelliği olan, enfeksiyonlar için kullanılan bir kelimedir.Şap,Veba enfeksiyonları için pandemik karakterde enfeksiyon denebilir.

Zamanında alınan tedbirler(hijyen,aşılama,karantina vb) ve Çevre Faktörlerindeki(Rüzgar,sel, Hayvan pazarları,Göçmen kuşlar,seyahatlar) olumlu değişikliler: pandemik karakterdeki enfeksiyonu epidemik hatta endemik seviyeye düşürür, olumsuz değişiklikler ise: endemik karakterdeki bir enfeksiyonu epidemik hatta pandemik karakterde bir enfeksiyon haline dönüştürebilir.

Virüs:
1. Genetik materyal olarak DNA veya RNA nükleotitlerinden birini bulunduran, makromoleküllerini sentezleyebilmek için kendisine ait enzim sistemleri bulunmayan ve bu nedenle de zorunlu hücre içi parazit olan, antibiyotiklerin etkimediği, interferonlara(Hücrelerin virüslere karşı oluşturdukları özel savunma maddesi.) duyarlı, bu gün için belirlenmiş en küçük mikroorganizma grubu.
Myxovirus ,Arbovirus ,Reovirus ,Picornavirus(I-entero virusler(1- Polioviruslar,2- Coxsackie virusları),II-rhino virusler) ,Poxvirus ,Herpesvirus ,Adenovirus ,Papovirus ana başlıkları altında yüzlerce çeşit hastalığa sebep olan virus çeşitleri vardır.
Sığır vebası,köpek gençlik hastalığı,Newcastle: Paramyxoviridae ,Kuş gribi: Orthomyxoviruses,
Kuduz: Rhabdoviruses, Çiçek: Poxviruses,Marek: Herpes,Batı Nil humması hastalığı,Kırım Kongo Hemorojik ateşi :Arbovirus ,Şap hastalığı : Picornavirus grubundaki virusların oluşturduğu hastalıklara birer örnektir.

Yukardaki viruslar insanlar için de bulaşıcı hastalıklara sebep olur,yalnız insan vebası etkeni pastörella grubundan bir bakteridir. Sığır vebası virus grubundaki bir virus İnsandaki kızamık hastalığının etkenidir.
Viruslar genel olarak solunum yolu hastalıklarının birinci derecede sorumlusu olup, sırayla sindirim,
üriner ve sinir sistemi hastalıklarının oluşmasında sorunlu etkenlerdendir.

Bakteri:
Hücre zarının üzerinde bir hücre duvarına sahip olan, sitoplazmalarında çıplak DNA’ları bulunan, küçük molekül ağırlıklı maddeleri kendilerine yarayan maddelere çevirmek üzere gerekli enzimlere sahip olan, çekirdek zarları olmadığından DNA ve RNA’ları stoplazma içinde bulunan, suda, toprakta veya bitki ve hayvanlar üzerinde parazit veya saprofit yaşayan, birçok hastalığa neden olan, ikiye bölünerek veya konjugasyonla genetik madde nakli yaparak eşeyli üreyen, prokaryot (İlkel hüre yapılı)organizmalar.
Streptokok,Stafilokok ,listeria,Korinebakteri,Mycobakteri, klostridial, aktinomikoz, basillus, Brusella, Enterobakteriler(Escherichieae,salmonelleae ,proteae..),Pastörella,hemofilus,Malleomyces, Vibrio,sporsuz anaeroblar,Aktinobasil, Spiroketa, ana başlıkları altında yüzlerce çeşit hastalığa sebep olan bakteri ve Riketsiya, Mykoplasma, gibi bakteri benzeri mikrop çeşitleri vardır.
Septisemileri: Basillus antracis, Enterobakteriler, Tüberkülozu: Mycobakteriler,Abortusu: Brusellalar, listerialar

İnsanlarda Kolera, Hayvanlarda Kanlı ishal, Abortusu: Vibriolar, Tetanoz, Yanıkara, Dizanteri, Enterotoksemi, Botilismusu: Klostridialler grubu bakterilerin oluşturduğu hastalıklara verilen örneklerdendir.

Bazı bakteri ve mantarların yararlı oldukları,patojen bakterilere karşı, üremelerini ve zararlarını azaltıcı antioksidan özelliği, tat ve aromaya müspet etkilerinin olduğu tespit edilmiş olan bu tip mikroorganizmalar, probiyotik(Yaşam için) adı altında sınıflandırılıyor ve üretilerek ticari ürün olarak satılıyor.peynir,yoğurt,ekmek mayalanmaları, bazı bakteri. Küf ve maya mantarlarının kültürleri tarafından oluşuyor.
Bazı bakteri,virus ve parazitlerden yararlanılarak, aşılar üretilmektedir.Brusella aşısı,Şarbon(Antraks)aşısı,Şap aşısı…

Mantar

Fotosentez yapamayan, tek hücreli veya ipliksi yapılar oluşturabilen, saprofit ve bazen de patojen de olabilen ökaryotik(Gelişmiş hücre yapılı) mikroorganizmalar,fungus.
Küf ve maya adı altında incelenirler,küfler çok hücreli ,mayalar tek hücreli olup nemli ortamları severler.Penisilin antibiyotiği, küf mantarlarından elde edilmiştir.Küf ve mayaların karbonhidratla etkileşimleri sonucu biyokimyasal olaya mayalanma,fermantasyon deniliyor, bazı küf ve mayaların (Probiyotik sınıfındakiler) fermantasyonu ile elde edilen ürünlere fermente ürünler deniliyor.

Parazit

Canlı bir organizmanın üzerinde veya içerisinde organizmanın zararına yaşayan bitki veya hayvan, asalak. İnsanların, hayvanların ve bitkilerin üzerinde veya içerisinde bu canlıların aleyhine yaşayan canlılar. Kimi yazarlar bakteri ve virüsleri da parazit olarak ifade etmektedirler. Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü
Protozoonlar(Tek hücreliler): Leishmanialar(Kala-azar,şark çıbanı), Entamoeba(amipli dizanteri etkeni), Trypanosoma(uyku hastalığı), Toxoplasma, Sarcocystis, Plasmodium(sıtma etkeni), babesıosıs, theileria,
Metazoalar(Çok hücreliler):Trematodlar(Kelebekler,yassı solucanlar), Sestodlar(Tenyalar,Şeritler), Nematodlar(Barsak solucanı,kıl kurtları), Annelidler(Halkalı solucanlar) , Akantosefaller(Başları dikenli kurtlar),
Arthropodlar (Eklembacaklılar): Akarlar, İnsektalar (böcekler) ana başlıkları altında yüzlerce çeşit hastalığa sebep olan parazit çeşitleri vardır.

Protozoalar ve Metazoalar canlı içinde yaşarlar, artropodalar canlı dışında yaşarlar, hastalık etkenlerini taşırlar canlılara temasla naklederler, kan emerler.
Mikrop olmadığı halde ;Kimyasal , fiziksel ve çevre kaynaklı etkenler:
Mikropların çoğalmasını veya azalmasını ,azlığı veya çokluğu halinde sağlam vücudun hastalanmasını veya hasta vücudun iyileşmesini etkileyen etkenler vardır. Bu etkenler: Mineral maddeler,vitaminler, ultraviole ışınlar,aşırı sıcak veya soğuk etkileri,stres,Travmalar sonucu (ezilme,yaralanma,kırılma)oluşan bozulmalar.

Örnekler:
Bakır yetersizliğinden: Enzootik ataksi,Demir yetersizliğinden :Anemi,Kalsiyum ve Fosfor yetersizliğinden: Hipokalsemi,A Vitamini yetersizliğinde: Zayıflama,Körlük,D Vitamini yetersizliğinde:Kemiklerde zayıflama,kolay kırılma
Tam donanımlı laboratuvarlarda(viroloji,bakteriyoloji,parazitoloji ,biyokimya) ,mikrop çeşitlerinin,fiziksel ve kimyasal etkenlerin, ayırıcı teşhisleri yapılabilir.